İş dünyasında yıllardır kulağımıza çalınan bir kavram var: networking. Herkes birbirine kartvizit uzatıyor, LinkedIn bağlantılarını artırıyor, WhatsApp gruplarına ekleniyor. Ama sormak lazım: Bunların kaç tanesi gerçek bir “ilişki”ye dönüşüyor?

Benim deneyimim bana şunu gösterdi: Asıl mesele “ağ” kurmak değil, “bağ” kurmak. Çünkü ağ, sadece bir görünürlük alanıdır; bağ ise güven, samimiyet ve uzun vadeli iş birliğidir.

Neden Bağ?

  • Güven inşa eder. Bir insanla bağ kurduğunuzda onun yalnızca kartvizitini değil, karakterini de tanırsınız. Bu güven, iş ortaklığının temelidir.

  • Uzun vadeli kazanç getirir. Bağ, bir defalık iş değil; geleceğe yatırım demektir. Bugün bir kahve eşliğinde sohbet, yarın büyük bir projeye dönüşebilir.

  • Samimiyeti çoğaltır. İnsanlar sizin ne iş yaptığınızı unutabilir, ama kendilerini sizin yanınızda nasıl hissettiklerini unutmazlar.


Bağ Kurmanın Küçük Sırları

  • Dinleyin. Karşınızdakini sadece konuşmak için değil, anlamak için dinleyin.

  • Sahici olun. Rol yapmak yerine kendi hikayenizi paylaşın. İnsanlar doğal olana yönelir.

  • Küçük dokunuşlar yapın. Doğum günü mesajı, küçük bir tebrik notu, bazen bağları güçlendiren en büyük şeydir.

  • Karşılıksız kazandırın. Önce verin, sonra zaten fazlasıyla alırsınız.


Benim İçin Bağ

Benim iş hayatımda dönüm noktaları hep güçlü bağlardan geçti. Ne bir e-posta zinciri, ne de LinkedIn bağlantısı… Gerçek sohbetler, güven duygusu, samimiyet.
Birlikte iş yaptığım insanlarla sadece masada değil, hayatın içinde de yol yürüdük. İşte o zaman fark ettim: Ağ değil, bağ kuranlar kazanıyor.

Bugün iş dünyasında bir kartvizit daha dağıtmak yerine bir insanın kalbine dokunmayı deneyin. Göreceksiniz, uzun vadede en güçlü sermayeniz bu olacak.